EN GÜNCEL, EN DOĞRU HABERLERİ
TAKİP ETMEK İÇİN TIKLAYIN!

2011 KPSS Analizi ve Yorumu

2011 KPSS Analizi ve Yorumu

Günahıyla sevabıyla bir KPSS’yi daha geride bıraktık. 2010 KPSS’de yaşanan kopya skandalının gölgesinde gerçekleşen 2011 KPSS “şimdilik” sorunsuz bir biçimde uygulandı ve bitti.

Bugün itibariyle de ÖSYM tarafından 2011 KPSS’nin soruları ve cevapları yayınlandı.

İlk olarak herkesin merak ettiği genel yorumumu yapayım: Eğitim Bilimleri beklenenden biraz daha zor gelirken Genel Yetenek – Genel Kültür ise nispeten daha kolaydı.

Tarih ve Coğrafya orta düzey, vatandaşlık ise kolay olarak değerlendirilirken bu sınavın Genel Yetenek – Genel Kültür kulvarında en büyük sürprizi ise Türkçenin beklenenden zor olmasıydı. Özellikle dilbilgisi soruları adayları biraz terletti. Matematik ise çözümleri zaman almasına karşın zor olarak değerlendirilemezdi. Ancak hiç şüphesiz bu testin en kolay kısmı vatandaşlıktı diyebiliriz.

Genel kültür Genel Yetenek testi Eğitim Bilimlerine nazaran daha salt bilgiye dayalı bir test iken Eğitim Bilimleri hem bilgi alt yapısı hem de iyi yorumlama becerisi gerektiren sorulardan oluşmaktaydı.

Kanımca bu sınavda ezbere dayalı öğrenmeye odaklı bireyler çok fazla başarılı olamazken odaktan uzaklaşan adaylar nispeten daha başarılı olacaktır.

Gelelim eğitim bilimlerinde yer alan derslere…

Ölçme değerlendirmede konuların derinliğine hakim olan öğrencilerin yapabileceği sorular soruldu. Önceki yılların aksine çok düz ve alışılagelmiş sorular değildi bunlar. Bu yüzdendir ki pek çok aday ölçmenin zor olduğundan yakınıyor. Evet sorular geçtiğimiz yıllarda sorulan Ölçme ve Değerlendirme sorularına göre zordu. Ancak asıl mesele konu derinliği gerektiren tarzda soruların sorulmasıydı.İstatiksel zaman serisi sorusu ise bu testin sürprizi idi.

Ölçme ve Değerlendirme testi önceki yılların aksine ne kadar zor ise Program Geliştirme testi de o denli kolaydı. Sürpriz soru yoktu. Ayrıca önceki yıllara göre Program Geliştirmede daha kısa sorularla karşılaştı adaylar.

1.soru informal dolayısıyla da örtük öğrenme sorusu olduğu için adayların çok fazla sıkıntı yaşadığını düşünmüyorum.2. soruda ise Türk erkeği ve evli olduğu yabancı kadın birbirlerinden farklı kültürleri karşılıklı olarak aldıkları için kültürleşme doğru cevap idi.

3. soruda öğretmenin vurguladığı kurallı ve disiplinli olma esasicilik için en büyük ipucu olarak karşımıza çıktı. 4.soruda da eğitim programının özelliklerinden değişmez ve genel olmaya vurgu yapılmıştı.

7.soru orjinal ve duyuşsal – psikomotor alanların birlikte ele alındığı güzel bir örgütleme sorusu olarak yer alırken 8. soru derslerde örnek olarak sıkça belirttiğimiz bir modüler programlama yaklaşımı sorusu idi. 11. soruda ise güven, özdenetim ve gruba ait olma gibi aktif öğrenmenin bütün anahtar sözcükleri yer almıştıı. Derste verdiğimiz anahtar sözcüklerin bu tür sorularda işe yaradığını görmek beni ziyadesiyle memnun etti diyebilirim.

Yine 12. soru da Bloom taksonomisi ile ilgili klasik bir soru olarak ifade edilebilecek bir soru idi.

Öğretim Yöntem Teknikleri ise çok net olmayan yoruma dayalı ve ÖSYM’in sevdiği en yüksek, öncelikli, daha etkili, en az tarzı soruların yer aldığı bir test ile karşısına geldi adayların. Pek çok aday da yorum odaklı ve çeldiricisi yüksek bu sorularda zorlandı elbette. Şahsi kanaatim öğretim yöntem ve tekniklerinde ortalama geçen yıllara oranla oldukça düşük çıkacaktır bu yıl.

ÖSYM ‘kavram öğretimi gibi bir maden buldu buradan soru sormaya devam edecektir.’ demiştik sene içerisinde. Dediğimiz gibi de oldu. Yine kavramsal karikatür ve kavram haritaları adayların karşısındaydı bu yıl.

Guthrie’nin düşünceleriyle ilişkilendirilen ama aslında açıkça bir Edgar Dale sorusu olan 14. soru da yine mutlak beklediğim ve duyu organlarının öğrenme yaşantılarına etkisi ile ilgili bir soru idi. Edgar Dale’in yaşantı konisi ile ilgili sorularla bundan sonraki yıllarda da karşılaşmaya devam edeceğiz.

Problem çözme sürecinin basamaklarının verildiği 20. soruda ise doğru cevap D seçeneği idi.
Uzaktan eğitim sorusu da yine beklediğim sorulardan biri idi. Uzaktan eğitim ve bu tarz teknoloji odaklı öğrenmelerle ilgili (e – öğrenme) bundan sonraki yıllarda da sorular gelecektir diye düşünüyorum.

21,22 ve 23. sorular için klasikleşen tarz ve konularda sorulmuş sorulardı diyebiliriz.

30. soru işbirlikli öğrenmede grup çalışmasının önemine ve pozitif etkisine vurgu yaparken 27. soru ne empatiyi ne de yaratıcılığı ön plana çıkarmayan, dolayısıyla dramatizasyonla da ilişkilendiremeyeceğimiz basit bir eğitsel oyun sorusu olarak sorulmuştu.

37. soruda teknoloji vurgusu bazı adayları bilgisayara dayalı öğrenmeye yöneltse de doğru cevap tartışmasız C seçeneği idi. Çünkü örgün eğitimin dışında ‘meslek ve sosyal yaşamları boyunca’ vurgusu yaşam boyu öğrenmeye işaret ediyordu.

Gelelim Gelişim Psikolojisine… Genel anlamda beklendiği kadar kolay sorular gelmedi bu yıl Gelişim psikolojisinde. Bem’in cinsiyet rolleri sürpriz sayılmakla birlikte dikkatli incelendiğinde yapılabilecek bir soru idi. Ancak şunu hemen belirtelim: Bu güne dek sadece androjene değinip geçen hocalar bundan sonra cinsiyet rollerine değinmek durumunda kalacak. Yayınevleri de artık kitaplarında cinsiyet rollerine yer verecek. Çünkü cinsiyet rollerini hemen hemen hiçbir hoca KPSS derslerinde işlemezken hiçbir sınava hazırlık kitabı da bu güne dek bu konuya yer vermemişti.

66. soruda adaylar genelde a ve c seçenekleri arasında kaldılar. Çünkü bebeklikteki bağlanma hali olan ikircikli bağlanmanın şu anki karşılığı korkulu bağlanmadır. Dolayısıyla da bu soruda da herhangi bir sorun yer almamaktadır.

Öğrenme psikolojisi 96. soruda cevap anahtarı hatasının yer aldığını hemen belirtelim. Zira doğru cevap olarak ifade edilen C şıkkında dikkat basamağı açıkça anlaşılıyor. Doğru cevap E seçeneğidir ve bu yanlışın ÖSYM tarafından ivedilikle düzeltilmesi gerekir.

Rehberlik soruları bilgiden çok duyguya dayalı sorulardan oluşmakta ve okuduğunu anlamaya dayalı üst düzey sorulardan meydana gelmekteydi.Rehberlik , gelişim psikolojisi ve ölçme değerlendirme dersleri harmanlanarak oluşturulmuş örgütleme sorularıyla da karşılaştık bu KPSS’de.

106. soruda varoluşçu psikoterapi’yi insancıl yaklaşımdan ayrı düşünenler için şaşırtıcı bir soru idi. Oysaki varoluşçu ve insancıl yaklaşım aynı kökenden beslendiği için bu soruda herhangi bir problem yoktur diyebiliriz.

Rehberliği hep sevgi dolu gören anlayışın aksine 109.soruda öncelikle yapılması gereken müdürle görüşüp emniyeti bilgilendirme idi. Bu çoğu aday için sürpriz olmasına rağmen doğru bir seçenekti.

Özet olarak şunu söylemek gerekir ki  hatalı ve tartışmalı soru sayısı bu yıl önceki yıllara nazaran daha azdı. Net olarak sadece 96. soruda cevap anahtarı  hatası olduğunu söyleyebiliriz.

Adayların en çok merak ettiği puanlar ve ortalamalar konusuna gelirsek; bu yıl özellikle eğitim bilimlerinde ortalama geçen yıla nazaran daha düşük olacak diyebiliriz. Dolayısıyla da eğitim bilimlerinin hesaplamaya katkısı daha yüksek ve puanlarınız beklediğinizden 2-3 puan daha fazla olacaktır diye düşünüyorum.

Elbette ki net tabloyu bekleyip sonuçlar açıklanınca birlikte göreceğiz. Sevgiyle kalın.

Uzm. Oğuzhan ÜNAL
Eğitimci – Yazar

AÇI BURSLULUK SINAVINA ÜCRETSİZ OLARAK BAŞVURMAK İÇİN TIKLAYIN...

Admin kimdir?

Oğuzhan Ünal; sıcak bir mayıs sabahı merhaba dedi dünyaya, ailesinin 3. ve sonuncu çocuğu olarak. İlkokul eğitimini D.Ç 50. yıl ve Mimar Sinan İlköğretim okullarında gerçekleştirdikten sonra ortaokul eğitimini Merkez Atatürk İlköğretim okulunda okul ikincisi olarak bitirdi. Ortaokul sonunda gerçekleştirilen fen liseleri sınavında Erzurum Fen Lisesini kazandı.

6 Yorum yapılmış...

  • 14 Temmuz 2011 | Cevapla

    2011 Kamu Personeli Seçme Sınavı’nın “eğitim bilimleri” oturumuna katılan adayların dikkatine!

    ÖSYM’nin “eğitim bilimleri” sınavında 96. sorunu incelediğimizde sorunun öncülünde bariz bir bilgi yanlışlığını görmekteyiz:

    Öncülde “model alma yoluyla öğrenme
    1. DİKKAT
    2. HATIRLAMA
    3. TEKRAR
    4. GÜDÜLENME
    olmak üzere dört adımda gerçekleşir.” denilmiştir. Fakat hiçbir akademik kaynakta “tekrar” diye bir basamaktan söz edilmemektedir. Ayrıca modelden öğrenme kuramının 3. adımı UYGULAMA basamağıdır.

    ÖSYM 2006 yılında sosyal öğrenme kuramının basamaklarıyla ilgili 40. sorusunda “tekrar” diye bir basamağı kabul etmemektedir.

    40. Sosyal öğrenme kuramına göre, aşağıdakilerden
    hangisi gözlem yoluyla öğrenmede rol oynayan
    süreçlerden biri değildir?
    A) Güdülenme
    B) Tekrar
    C) Zihinsel şema
    D) Hatırlama
    E) Dikkat
    2006 KPSS Cevap: B

    NOT: ÖSYM sosyal öğrenme kuramının temel basamaklarını dahi bilmeyen kişi veya kişilere soru hazırlatması ve kendi soruları arasında bile çelişki yaratması bu işi ne kadar amatörce yaptığının en temel göstergesidir.

    HAMDULLAH KAPLAN
    Gelişim ve Öğrenme Uzmanı

  • 15 Temmuz 2011 | Cevapla

    Hocam Allah razı olsun. Doğruları cesurca söylediğiniz ve bizi aydınlattığınız için…

  • 15 Temmuz 2011 | Cevapla

    Oğuzhan Hocam İyiki varsınız Teşekkürler!!!

  • 15 Temmuz 2011 | Cevapla

    96. soru kesin yanlış. Bununla ilgili çıkmış soru var hatta. Bu ÖSYM napıyor Allah aşkına?

  • 16 Temmuz 2011 | Cevapla

    Cezanın pedagojik anlamı ile psikolojik anlamı aynı değildir. Ceza, psikolojik bir yaklaşımla, “üzüntüyle sonuçlanan herhangi bir durum” şeklinde genel olarak tanımlanmaktadır. Pedagojik yönüyle ceza, kişiyi istenmeyen davranıştan alıkoymak için uygulanan önleyiciler ve istenmeyen davranış yapıldıktan sonra bu davranışın tekrarlanmaması için konulan yasaklayıcılardır.

    Genel olarak, “belli bir davranışın tekrarlanmasını önlemek veya işlenen bir suçun önünü almak amacıyla, bir kimse veya bir takım insanlar hakkında alınan maddi veya manevi tedbir” şeklinde tanımlanan ceza kavramı için, eğitim sözlüklerinde şu açıklama yer almaktadır. “Suçu işleyen bir kimseye, eğitim, ıslah etme veya başkalarına örnek olmak gibi amaçlarla, işlenmiş suçun derecesine göre çektirilen her türlü acı halidir.”
    Bu tanıma göre “ceza” spontane(doğal) bir şekilde oluşmaz. Birileri tarafından iradeli ve bilerek uygulanan bir yöntemdir.

    Eğitim bilimleri açısından “davranışın sonunda karşılaşılan her olumsuz durum-uyarıcı” ceza değildir. Bu nedenle “ceza ile olumsuz pekiştireç” ayrımı söz konusu olur.

    Örneğin, televizyon fişini izinsiz bir şekilde prize takarken elektrik akımına kapılan bir kişi için “elektrik akımı” ceza değildir. Olumsuz pekiştireçtir.

    Halbuki, izinsiz yapılan eylem için birilerinin o kişiye “bağırması” ceza olur.

    ÖSYM maalesef “eğitim bilimleri” sınavında “ceza” kavramını pedagojik içeriğini dikkate almadan psikolojik tanıma uygun hareket etmektedir. Sonuçta uygulanan sınav ÖSYM’nin PSİKOLOJİ sınavı değil, öğretmen adayları için “EĞİTİM BİLİMLERİ” sınavıdır. Bu nedenle “ceza” kavramını pedagojik formatta değerlendirmesi gerekir.

    HAMDULLAH KAPLAN
    Gelişim ve Öğrenme uzmanı

  • 09 Aralık 2011 | Cevapla

    Saygılar Oğuzhan Hocam size bir sorum olacaktı ben iki yıllık Turizm ve Otel İşletmeciliği muzunuyum Dikey geçişle şu anda da İKTİSAT 4.sınıf öğrencisiyim şimdilik tek düşüncem KPSS önlisans olarak Turizm bölümünden atanmak çok ama çok zor bu nedenle Lisans düzeyinde İKTASAT bölümünden fakat B grubundan sadece GK-GY girmek istiyorum hocam örneğin soru sayısı 120 aynı olduğu düşünüldüğünde önlisansın 70 neti ile lisans düzeyinin 70 neti ortalama olarak aynı punanı verir çünkü bazı arkadaşlar önlisans ve lisans arasında en az 10 puan oynuyor diyorlar birde hocam süre meselesi var önlisans sınav süresi iki buçuk saat lisans süresi iki saat mi ? hocam bu durumda lisans mı girmek iyi olur yoksa önlisans mı?iyi çalışmalar kolay gelsin…

İSKENDER_ATAK kullanıcısına cevap veriyorsunuz.

Cevaptan vazgeç!

Aşağıdaki kutucuğa e-posta adresinizi girin sitemize yeni eklenen içerikten haberdar olun...